keman 'ın ülkemize ne süre geldiği kati şekilde bilinmiyor. İstanbul ve Trabzon benzeri Lâtin ülkeleri ile sıkı birliktelikler bulunan illerde aşırı eskiden buyana Keman'ın en eski örneklerinin olduğu ileri sürülmüştür. Kanunî Sultan Süleyman'ın sadrazamlarından Makbul İbrahim Paşa'nın gençliğinde, padişahın şehzadesi şekilde Manisa'da bulunduğu senelerde Keman çaldığı biliniyor. Yine bu yüzyılda yaygınlık kazanmış bir saz olarak klâsik mûsikîmize girememiş olmakla birlikte , halk arasında çok tutuluyor ve koltuk meyhanelerinde çalınıyordu. Keman'ı üst düzey sınıf arasına sokan kişinin , Sultan 1.Mahmut dönemi sanatkârlarından olan Corci olduğu ileri sürülür. Keman'dan öncelikle mûsikîmizin yegâne sazı Rebab idi .O zamanlarda Keman'a "Viola d'Amore" deniyordu ki, bu sazın bunun gibi yakın zamanlara kadar kullanılmış olan Sine Kemanı'dır. Kemani Corci'ye kadar tüm kaynaklarda , eski Türk Kemanını çalanların Türk bulunduğu halde, 18.yüzyıldan , daha doğrusu Corci'den daha sonra Türk olmayan kimseler Batı Kemanını çalmağa heves etmiş ve pek fazla ünlü ad otaya çıkmıştır.
Yay, dizilerin birinin karşısına, köprünün yanına dik açıyla çekmek için sağ el kullanılarak, telin titremesine sebep olacak genişlikte çalınır. Pitch, yayın temas ettiği ipi (yayın dikey açısını değiştirerek) seçerek ve bu ipin ses uzunluğunu sol elin parmaklarından birisi ile klavyenin üzerine bastırarak düzenler ve denetim eder.
Yorumlar
Yorum Gönder